Bir çocuk düşüp ağlamaya başladığında, bir insan derdini paylaştığında, acıkmış ya da susamış bir köpeğin bakışları karşısında çoğumuzun hissettiği ortak bir duygu vardır; “Şefkat”. Şefkat duygusu diğer canlıları veya insanları anlamayı, onların acısını birlikte paylaşmaya çalışmayı, onlara ilgi göstermeyi, hislerine duyarlı olmayı ve sevecenlikle yaklaşmayı ifade eder. Hayatımız akıp giderken belki de her gün fark etmeden şefkat duygusunu yaşıyoruz. Bazen oyuncağını kaybetmiş bir çocuğa şefkat gösteriyoruz bazen geçip giden yıllarından özlemle bahseden bir yaşlıya. Peki aynı şefkati kendimize gösteriyor muyuz? Başkalarına sarf ettiğimiz “canın sağolsun”, “iyi ki varsın”, “elinden geleni yapıyorsun”, “sana inanıyorum”, “başaracağını biliyorum”, “senden kıymetli değil” vb. cümleleri kendimize de söylüyor muyuz? Herkes için bu sorunun cevabı değişecektir ancak gözlemlediğim kadarıyla büyük bir kesim bu soruya hayır cevabını verecektir. Başkalarına gösterdiğimiz şefkati çoğumuz kendimize göstermiyoruz. Yani öz-şefkatli olmuyoruz. Peki nedir bu öz-şefkat? Ne işimize yarar?
Öz-şefkat kişinin kendi acılarına karşı duyarlı olması, onlara açık olması, onlardan kaçmaması, bağlantısını koparmaması ve kendi acısını yatıştırmaya istekli olmasıdır. Nasıl ki başkalarının yaşadığı acı verici bir durum karşısında onların acısını dindirmeye çalışıyor, onları anlamak için çaba gösteriyorsak öz-şefkatli birey de kendisi için aynı çabayı gösterir. Öz-şefkat bireyin kendisine karşı kibar ve sabırlı olmasını, yargılayıcı tutum takınmamasını, hata yapabileceğinin farkında olmasını ve kendisine bu konuda tolerans gösterebilmesini içerir. Bu kavram bireyde kendisini diğerlerinden önde tutuyormuş ve bencillik yapıyormuş algısı uyandırabilir. Ancak öz-şefkat bireyin kendi ihtiyaçlarını diğerlerinin ihtiyaçlarından önde tutma anlamına gelmemektedir. Bunun yerine her bireyin şefkate değer olduğunu, herkesin hata yapma lüksünün olduğunu, başarısızlıkların ve eksikliklerin insan olmanın bir getirisi olduğunu fark etmeyi ifade eder. Öz-şefkatli birey başına gelen olumsuzlukların herkesin başına gelebileceğinin farkındadır ve kusursuz olamayacağını bilir. Yaşadığı olumsuzlukların ve acıların kendisine özgü olmadığını, tüm insanlığın yaşayabileceğinin bilincindedir. Bu tutum öz-şefkatin bileşenlerinden “paylaşımların bilincinde olma” kavramının karşılığıdır. Olaylar her zaman olumlu ve istenilen şekilde gerçekleşmeyebilir, bu nedenle bireyler zaman zaman hayal kırıklığına uğrayabilir. Kendine öz şefkatli davranan bir insana göre kişiler zaten kusurludur. Kişilerin zayıf hissettiklerinde kendilerini dış dünyadan soyutlaması (örneğin; herkes mutlu sadece ben acı çekiyorum) kendisine acımasına ve insanlara nefret duymasına sebep olur. Paylaşımların bilincinde olmak ise yaşanan olayı normalleştirmeyi kolaylaştırır ve üstesinden gelebilmek için kişinin gerekli motivasyonu bulmasına yardımcı olur.
Öz-şefkatin bir diğer bileşeni ise “öz sevecenliktir”. Öz sevecenlik yaşanan olumsuzluklar karşısında kişinin kendisine karşı “tek suçlu benim”, “hepsi benim yüzümden”, “aptal kafam” vb. gibi eleştirel ve aşağılayıcı bir tutum takınmasının aksine kişinin kendisine karşı nazik ve sevecen olmasını ifade eder. Kişinin kendine acımasızca davranmasının yerine arkadaşını rahatlatıp cesaretlendirir gibi kendisini rahatlatmasını içerir. “Bilinçli farkındalık” ise öz şefkatin son bileşenidir. Kişinin o an yaşadığı olumsuz duygularının ve düşüncelerinin farkında olmasını, onlardan kaçmadan soğukkanlılıkla yüzleşip ele alabilmesini, o duyguları ve düşünceleri de kucaklayabilmesini içerir. Çünkü kişinin kendisine öz şefkatli davranabilmesi için ilk olarak o anda yaşadığı olumsuz duyguların farkında olması gerekir.
Öz şefkatli olmak bencillik, narsistlik ya da kendine acımak değildir. Bütüncül bakıldığında öz şefkat kişinin olumsuz olaylar karşısında doğru hamleyi yapabilmesi ve kendisini sakinleştirebilmesi, ihtiyacını doğru analiz edip kendine doğru olanı verebilmesi için uyumlu bir başa çıkma stratejisidir. Birey kendisi ile ilişki kurarken öz şefkat ile daha ılımlı bir şekilde olumsuz duyguları ile mücadele edebilir. Kendisine öz şefkatli davranan birey diğerlerine de aynı şekilde yaklaşabilir. Maskeyi ilk kendisine takan birey diğerlerine de yardımcı olabilir. Kendine yetebilen ve çevresine fayda sağladığını hisseden bireyin ise öz saygısı yükselir.
Unutulmamalıdır ki insan kendisinin en iyi arkadaşıdır ve herkes yakın arkadaşı tarafından sevilmek ister. Bu yüzden öz şefkat deyin ve ilk önce kendinizi sevin!

Paylaşın
508 kere okundu